İnsan İlişkileri- İsviçre Eğitimi
15/08/2018
İNSAN İLİŞKİLERİ
Merhaba
Arkadaşlar,
14 günlük
eğitim için İsviçre’ye gittim. Bilgilerimi sizlerle paylaşarak; bir nebze de
olsa sizleri bilgilendirmek istedim.
Dünyada ilk kez
şirketlerde çalışanların da eğitim alması gerektiğini düşünerek çıkan Heinz Geilich,
insan ilişkilerinin ürünlerden daha değerli olduğunu, konuşma, davranış, duruş
gibi etkenlerin, fiyatlardan daha önemli olduğunu söylerek eğitim ile ilgili çalışmalara
başlar ve bu konuda bulduğu tüm kitapları okur. Yaklaşık 25 sene sonra, kendi
bilgisini, insan ilişkilerinin önemi çok iyi anlar ve 1950’li yıllarda,
seçtiği 11 kişi ile paylaşmaya karar verir. Bu kişiler, farklı ülkelerden gelen
üniversite mezunu kişiler idi. Bu kişiler uluslararası şirketlerin, özellikle
network şirketlerinin eğitimlerinin eğitimlerini verecek kişilerdi ki; içlerinden
birisi, hem Türk, hem İsviçre vatandaşı olan; 1996 yılında BMS ile Türkiye’ye
ilk network eğitimini başlatan Orhan GÜLEZ idi.. Ne mutlu ki; hem senelerdir
onun öğrencisiyim, hem de geçen ay itibariyle onun Türkiye temsilcisi öğrencisi
olabildim. Kendisine çok teşekkür ediyorum.
Konularımız ikili
ilişkiler, ailevi iletişim, toplumsal ilişkiler, engellierle iletişim ve
yaşlılarla iletişim, satış teknikleri, pazarlama, network eğitimi gibi konular
idi. Bence insan yaşamında en önemli konudur; iletişim. İstediğiniz kadar iyi
bir eğitim alın, istediğiniz kadar referansınız olsun, sertifikalarınız olsun,
yabancı dil gibi artılarınız olsun, çevrenizle iletişiminiz iyi değilse, bir
süre sonra o iş yerinden ayrılmak durumunda kalırsınız.
Peki bu
kadar önemli olan iletişim nedir? İnsan ilişkileri nedir? Neler yapmalı ve/ya
yapmamalıyız? Çok mu zor? Bu sorulara yanıt verelim. İletişim: Duygu, düşünce
veya bilgilerin yazılı, sözlü, fiziki, sosyal, kültürel;akla gelebilecek her türlü yolla, başkalarına aktarılmasıdır.
İnsan ilişkileri ise, toplum içinde, kişilerin amaca yönelik olarak
gerçekleştirdikleri iletişimdir. Aslında en kolay şeydir; selam vermek, karşındakinin hatırını
sormak. İnsanlık selamı, Tanrı selamı deriz.
Belki
engelli olduğumuz için, diğer arkadaşımızın yaptığı bir işi yapamıyoruz. Örnek
verelim: Ben epilepsi hastası iken; üniversiteden terkdim. Bu benim için
öğretim ile ilgili menfi durum idi. Ama ben eğitim düzeyi iyi olan bir aileden
geliyordum. Bu nedenle öğretim hayatımı ilerletebildim. Çünkü eğitim öğretimden
daha önemlidir. Eğitimin ilerlemesi, okula gitmeden, doğru verilere ulaşıp;
doğru kişilerden bilgi alarak elde edebilirsiniz. Bunu şimdi size uyarlayalım.
Ortapedik özürlüsünüz, yürüyemiyorsunuz ve sizin akranınız koşarak çalışırken,
siz oturarak iş yapıyorsunuz… Peki kendinizi geliştirmeye ne dersiniz? Kişisel
gelişim, her zaman öğretimden önce gelir. Bir söz vardır. ‘İnsanlar kıyafetleri
ile karşılanır, bilgileri ile uğurlanır diye’… Bunu biraz değiştirelim,
‘kişiler diplomaları ile karşılanır, bilgi birikimleri ile uğurlanır’. Biz
kendimizi geliştirince, zaten artı değerlerimiz olacak ve birçok engellimiz,
engelleri tanımayacak. Tabi bunu gerçekten yapmak istiyor; bunu diliyle değil;
kalbi ve beyniyle söyleyebiliyorsa…
Aramızda farklı duruşta olan kişiler olacaktır ama engelli
olan kişilere genel olarak bakalım… ‘Beni işe almazlar ki’; ‘keşke ben de senin
yaptığını yapabilsem’; ‘engelimden dolayı işe girmem zor, acaba raporu daha
yüksek alıp; maaşa bağlanabilir miyim’ bu gibi cümleleri sürekli duyuyorum. Ne
de olsa, 2001’de Epilepsi Hastaları Derneğini, 2013’de Epilepsi Hasta ve
Yakınları Derneğini, 2018 Epilepsi ve Yaşam Platformunu kurmuş bir kişiyim.
Oysa ben bunun tam zıttını söylüyorum! ‘Engelim var ama ben engelsizim’,
‘Engelimin engellemeyeceği hangi işleri yapabilirim’ Stephen Hawking’i düşünün!
22 yaşında boyundan aşağı sadece sağ kolu çalışan ama kafası çok iyi çalıştığı
için dünyadaki ‘kara deliği’ keşfeden fizikçi. Beethoven’ın işitme engelli
olmasına rağmen, senfonide idol olduğunu biliyor muyuz? ‘Engelim var çalışamam’
mı diyosun. Sanatçı Metin ŞENTÜRKe bakın; Steve WONDER’a. Görme engelli var ama
başarılı olmuş şarkıcılar. Ertan ACAR ortopedik özürlü gazi; gazilerle ilgili
yaptığı sosyal çalışmalara bakın. Önce engelin ile ilgili sorunu beyinde
bitireceksin; işte o zaman %50 iyileştin demektir. Sakın yapamayacağını düşünme;
yapacaksın!
Engelim var
ama derdimi karşımdaki anlayabilir mi? Anlayabilir ama sen o kişi ile doğru bir
iletişim kurabilirsen. İlk önce karşındaki kişi ile iletişim kurmaktan çekinme.
Önemli olan tebessümle ‘iyi günler’ demek. Tebessüm ile gülmeyi birbirine
karıştırmayalım. Emin olun, bu pozitif yaklaşımın karşısında, canı en sıkkın
olan kişi de; en asık suratlı kişi de size yardımcı olacaktır. Çünkü ilk intiba
herşeyden daha önemlidir. Tebessüm; alanı zenginleştir ama verini
fakirleştirmez… Diğer bir ifadeyle; kişilerin sizi sevmelerini istiyorsanız,
hayata dair tek kural vardır! Onun adı da tebessümdür…
Bir diğer
sorunumuz kendimizi toplumdan izole etmemiz. Dünyada hiçbir canlı tek başına ve
sevgisiz yaşayamaz. İnsanlar da, bitkiler de, hayvanlar de birlikte yaşar.
Evinizde yaşayan çiçeğe sevgi verin, bakın ne güzel açacak. O bile sizden sevgi
beklerken, siz nasıl sevginin ve iletişimin olmadığı bir yerde yaşayacaksınız.
Ne dünyanın size bir faydası olur, ne de sizin dünyaya… Engelinizin derecesine
göre yapabildiğimiz iş, mezun olduğunuz okulunuzla, geldiğiniz ailenin sosyal
durumuyla, gelir durumunuzla değil; kendini ne kadar eğitebilldiğinizle
ilgidir. Bu önemli bir konu… Eğitim
konusunda kendimizi ilerletebildik mi? Bilgiyi aldığın yer çok önemli. Yazılı,
sözlü, sosyal ortamlardan aldlığın DOĞRU bilgi ile eğitirsiniz kendini.
Gelişmiş
ülkelerde bu sorun seneler önce çözülmüş. Ne trafikten korna kullanan vardı, ne
caddelerde tartışan… Tramvay duraklarında yetkili kimse yoktu, çünkü gelen
biletini tek seferlik, günlük, aktarmalı olarak makineden alıyordu. Öğretmenim
ile Zürih ve Bern’de mağazalara girip; bu çalışmayı uygulamalı yapalım dedik.
Mağazalarda ürünle ilgili birçok soru sordum, olumsuz konuştum ama tezgahtar
hâlâ sakindi. Çünkü görevinin sorulara cevap vermek olduğunu, karşısındaki
kişiyi dinlemeleri gerektiğni biliyordu. Allah insanlara 2 kulak, 1 ağız
vermiş. Demek ki; az konuş, çok dinle demiş. O aman dinlemeyi bilmeliyiz. Yine
müzeden kart alırken yetkiliye ‘Türkiye’den geldim’ deyince, bana dönüyor,
gülezyüzle ‘hoş geldiniz, ülkemizi beğendiniz mi’ diyordu. Konuşan kişinin dediğini
anlamasak bile, tebessüm ile anlamadığımızı ifade edelim; o da yeter. Emin
olun, bir süre sonra, karşınızdakiler de size tebessüm ile yaklaşacak ve siz de
daha mutlu bir ortamın içinde yaşayacaksınız. Hiç bilmediğiniz bir dili kullanan kişiyle
bile, mimikler, jestler ve gözler ile
iletişim kurabilirsiniz…
Engelli ama
insan ilişkileri güçlü bir kişi, engelsiz ama insan ilişkileri zayıf bir
kişiden daha başarıldır. İşte bu nedenle, ilerleyen süreçte bu konuları bazı
belediyelerle de paylaşacağım. Belediyeler; halka hizmet götüren, halkı memnun
eden kurumlar olduğuna göre, yaklaşık yüzde 7 engellinin yaşadığı ülkemizde,
halkımıza yararlı olan bu çalışmayı yapmayı da planlıyorum. Biliyorum ki; eğitimlerden
sonra çevremdekiler olaylara optimist baktıkça, bu olumlu bakış bizlere de
olumlu bir şekilde aksedecektir. Bugünden itibaren Türkiye Sakatlar Derneği
Kadın Kolları başkanı olarak, gerekirse il il gezip, engellilerin isterlerse
engelsiz olacağını, kendilerine öğreteceğim.
Hepinizin
tebessüm ile tanıştıdığı, insan ilişklierinin olumlu olduğu bir dünyada
karşılaşmak dileğiyle. Sevgiyle kalın.
Ebru ÖZTÜRK
Epilepsi ve
Yaşam Platformu Kurucusu&Başkanı
Türkiye
Sakatlar Derneği Kadın Kolları Başkanı
Yorumlar
Yorum Gönder